Devrecar
KAPAT
DevrecarLogo
     MENU

Küçüksu Kasrı Boğaziçi'nin İnci Tanesi

Küçüksu Kasrı Boğaziçi'nin İnci Tanesi
Boğaziçi’nin büyüleyici manzarasında, Küçüksu ile Göksu Dereleri arasında zarafetle yer alan Küçüksu Kasrı, tarih boyunca İstanbul’un en önemli yapılarından biri olmuştur. Bizans dönemine kadar uzanan yerleşim tarihiyle dikkat çeken bu bölge, Osmanlı döneminde padişahların gözde mesire yeri olarak öne çıkmıştır. Özellikle Sultan IV. Murad'ın Gümüş Selvi adını verdiği Küçüksu, Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli has bahçelerinden biri olmuştur.

Osmanlı Döneminde Küçüksu Kasrı


Küçüksu'nun tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri, Sultan I. Mahmud döneminde Divitdâr Emin Mehmed Paşa tarafından deniz kıyısına inşa ettirilen ahşap saraydır. Bu yapı, Sultan III. Selim ve Sultan II. Mahmud dönemlerinde de onarılarak kullanılmıştır. Ancak, Sultan Abdülmecid döneminde saray mimarisinde Batılı tarzlar tercih edilmeye başlanmıştır. Sultan Abdülmecid, Dolmabahçe ve Ihlamur gibi yapılarla birlikte, Küçüksu Kasrı’nın ahşap yapısını yıkarak yerine bugünkü taş kasrı inşa ettirmiştir.

Küçüksu Kasrı’nın Mimarisi ve Özellikleri


1857 yılında tamamlanan Küçüksu Kasrı, 15 x 27 metre ölçülerinde, yığma tekniğiyle ve kâgir olarak yapılmıştır. Üç katlı olan bu yapının bodrum katı kiler, mutfak ve hizmetkârlara ayrılmış; diğer katlar ise bir orta mekâna açılan dört oda şeklinde düzenlenmiştir. Bu plan yapısıyla geleneksel Türk Evi özelliklerini yansıtan Küçüksu Kasrı, genellikle dinlenme ve av amaçlı kullanılan bir biniş kasrı” olarak hizmet vermiştir.

Diğer saray yapılarının aksine, yüksek duvarlarla değil, dört yönde kapısı olan zarif demir parmaklıklarla çevrilidir. Sultan Abdülaziz döneminde cephe süslemeleri zenginleştirilmiş; deniz cephesinde, şadırvanlı küçük havuzda ve merdivenlerde Batılı süsleme motifleri kullanılmıştır. Oda ve salonlar, Avrupa’dan sipariş edilen mobilyalar, alçı kabartma ve kalemişi süslemeli tavanlar, İtalyan mermer şömineler ve zengin sanat eserleriyle döşenmiştir.

Cumhuriyet Dönemi ve Modern Zamanlar


Cumhuriyet döneminde bir süre devlet konukevi olarak kullanılan Küçüksu Kasrı, 1992 yılında başlatılan kapsamlı bir restorasyon projesiyle denize kayması engellenerek, 1996 yılında yeniden müze-saray olarak ziyarete açılmıştır. Bu restorasyon çalışması, kasrın tarihî dokusunun korunarak geleceğe taşınmasını sağlamıştır.

Kasrın hemen yanı başındaki iskele, çeşme meydanı ve özgün bahçesi de yeniden düzenlenmiş, halkın eğlenip dinlenebildiği bir mesire yeri kimliği kazandırılmıştır. Çeşme civarında ziyaretçilere kafeterya hizmetleri verilmekte, genişletilen rıhtım ise ulusal ve uluslararası resepsiyonlara tahsis edilebilmektedir.

Sonuç


Küçüksu Kasrı, hem Osmanlı döneminin ihtişamını hem de modern zamanların zarafetini yansıtan eşsiz bir yapıdır. Tarihî ve kültürel değeriyle Boğaziçi’nin inci tanesi olan Küçüksu Kasrı, ziyaretçilerine hem huzur dolu anlar sunmakta hem de İstanbul’un zengin tarihini gözler önüne sermektedir. Bu muhteşem yapı, geçmişin izlerini günümüze taşıyarak, her dönem insanları büyülemeye devam etmektedir.
Popüler İçerikler

Kapat